28 Ara GELECEK BULUŞMALARI- MURAT KÜÇÜKHEMEK
Yazar C.P. Snow, termodinamiğin ikinci kanununu bilmemekle Shakespeare’in hiçbir eserini okumamış olmak benzerdir demişti. Dedenizin saatini bir kutuda sakladığınızda saatin durduğunu, yeterince uzun beklediğinizde paslandığını ve parçalandığını göreceksiniz. İkinci kanun, kainattaki değişimin yönü ile ilgilidir, kendi başına bırakıldığında sistemin daima parçalanacağını, kaosa düşeceğini söyler. (F. David Peat, Eş Zamanlılık)
Entropinin sürekli artışı Evren’in yasası olduğu gibi, yaşamın temel yasası da gittikçe daha düzenli yapılaşmak ve entropiyle mücadele etmektir. Zira kendi haline bırakılan her sistem bozulur, çürür ve ölür. Bu yüzden her sistem kendi kendinin yenilemeye, onarıma ve bakıma ihtiyaç duyar.
“Huzur mu istiyorsun? Az eşya, az insan” diyen Kafka, insanlara daha dingin bir yaşam için entropiyi düşük tutmayı tavsiye etmiştir. “Sadelik en yüksek gelişmişlik düzeydir” diyen Leonardo Da Vinci’de “Az Çoktur” prensibindeki entropisi düşük minimalist yaşamı yüceltmiştir.
Varlığa bürünmeden önce olmayan entropi, Anne karnına düşmemizle birlikte oluşur. Yani sadece varlık dünyasında geçerli olan entropi, görünmeyen, manevi dünyada bulunmadığını söyleyebiliriz.
Bu perspektif üzerinden Konya 42. Gelecek Buluşmalarında, Murat KÜÇÜKHEMEK hocamız ile birlikte, Entropisi yüksek bir dünyada, Prof. Dr. Erol Erin ve Cemil Akman karakterlerinin manevi yolculuğunu izlediğimiz “Buğday” filminin okumasını ve analizini gerçekleştirdik.
Sorry, the comment form is closed at this time.